20 Aralık 2011 Salı

Modern Çağın Hürremleri

Geçen seneden beri bir Muhteşem Yüzyıl çılgınlığıdır gidiyor. Yalanım yok bende izliyorum. Oldukça ilginç ve hoş bir yapım olmuş. Bildik, sıkıcı vurdulu kırdılı, ağlak dizilerden değişik. Anlattıklarının doğruluğu tartışılır ancak gerek ekonomik anlamda gerekse tarihe olan ilgi konusunda ortalığı biraz hareketlendirdiği bir gerçek.


Geçen gün dizinin senaristi Meral Okay'ın röportajına denk geldim. Hayal gücü katmak zorundayız diyordu. Bir bakıma haklı. Haremin ve Hürrem'in yaptıklarının anlatılabilmesi için bir takım değişiklikler yapılması zararuri. İlk yayınlandığında kıyametleri koparması bize okul yıllarında anlatılan tarihin hata kabul etmememesi ve konuların değişik bir bakış açısıyla yayınlanması yüzündendi.


Olaya hümanist bir bakış açısıyla yaklaşırsak tarihi sadece savaşlardan ve zaferlerden ibaret gören günümüz gençliğini az da olsa araştırmaya yöneltmesi, meraklandırması işin iyi tarafı.. Kendi açımdan şöyle bir örnek verecek olursam Pargalı İbrahim Paşa'nın seraskerliğe kadar yükselmesi yani hanedan mühürleri arasında padişahın mühründen sonra en makbul olanını alması (Pargalı İbrahim Paşa aynı zamanda Makbul İbrahim Paşa olarak da bilinir) bildiğim bir durum değildi. Tabii işin bir de kötü tarafı var. Hürrem ve Kanuni Sultan Süleyman'a karşı Şehzade Mustafa'nın katli yüzünden büyük bir antipati duyulacak. Gerçi Hürrem Sultan'ın Şehzade Mehmet'in vefatından sonra oğulları arasında Şehzade Selim yerine Beyazıt'ı tahta en yakın ve yakışan aday olarak görmesi olayın ayrı bir trajik boyutunu gözler önüne seriyor. Evlat ayırımı....


Tabii bu kadar yazılandan sonra olaylara birde harem gözüyle bakmak lazım. Burada uzun uzadıya harem şöyleydi böyleydi demeyeceğim. Asırlardır merak edilen bir konudur ve öyle kalmaya devam etsin. En güzel hikayeler hayalgücüyle yazılandır deyip olayı haremdeki hatunların, hasekilerin ve sultanların gözüyle görebilmek için empati kurarark kendi açımdan anlatayım.


Bir gün evinizde ailenizin dizi dibinde sakin sakin otururken birileri sizi onların yanından alsın, az da olsa özgürlüğünüz varken bilinmedik bir kültüre köle etsin. (Tamam cellallenmeyin hemen sadece empati kurmaya çalışıyorum.) Henüz 9 yaşındasınız. Bugünle kıyasladığınız zaman 9 yaşındaki bir çocuk odasını toplayamaz şimdilerde. Neyse konu yine kayıyor. Ailenizden uzaklaştırıldınız, köle edildiniz ve bir saraya getirildiniz. Çağında dünyanın merkezi olan bir saraya. 6 sene boyunca zamanın çok ilerisinde olan bir eğitim aldınız. (Tarihçilerin ortak noktada buluştuğu konulardan biridir haremdeki eğitim. Musiki, edebiyat ve dil eğitimi verildiği herkesçe bilinen bir konu. Dizinin eksi yönlerinden biride bu. Keşke verilen eğitim ve terbiyeyi daha fazla gösterselerdi. Bütçe yoktu demesinler. Saray mutfağını göstermekten ziyade bunu gösterselerdi çok memnun olabilirdim.) 15 yaşında sultana eş oldunuz. Çocuklar doğurdunuz. Buraya kadar her şey çok güzel. Asıl sorun kardeşlerden biri tahta geçtiği zaman diğerlerinin boğduruluyor olması. Siz bir anne olsanız bu duruma katlanabilir miydiniz? Ne Mahidevran Sultan ne de Hürrem Sultan katlanamazdı. İşte saray içindeki entrikaların, güç savaşlarının nedenini bu tahta geçen kardeşini katleder olayı oluşturuyordu. Nedendir bilinmez bu taht için kardeş katli olayı Sultan 1. Ahmed döneminde son bulmasına rağmen hasekisi Kösem Sultan'ın zamanında saray içindeki dominant tavırlarını açıklayamıyorum. (Aslında açıklarım. Kösem Sultan'ın saraya getirilmesinden sonra  Sultan Ahmed'in annesi Handan Sultan ve babaannesi Safiye sultan tarafından zulüm görmesi daha gencecik bir kız olan Kösem Sultan'ın kendini ve çocuklarını koruma içgüdülerini öne çıkarmış olabilir. Yine de bu içgüdüler kendi torununu boğdurtmaya çalışırken başka bir annenin içgüdüleriyle çakıştı ve bu onun sonu oldu. Gördünüz mü açıkladım. ) Biraz empati biraz da tarih bilgisiyle olaya bakarsak işleri zordu haremdekilerin.


Başlık modern çağın hürremleri sadede gel diyorsunuz. Tamam hemen konuya dönelim. Artık daha kolay bir çağda yaşıyoruz. Kadınlar siyasetten bilime her konuda rahatlıkla varlık gösterebiliyorlar. Ama günümüzde çok büyük bir eksi yön var. Magazin boyutu ön plana çıkıyor. Şöyle söyleyeyim. Boyu uzun, fiziği biraz düzgün olduğu zaman akla gelen ilk meslek modellik ya da dizi oyunculuğu. Azıcık sesi güzelse parlak neon ışıkları altında şarkıcılık. İyi de hanımlar kendinizi neden belirli kalıplara sokuyorsunuz ki? Zengin koca, azıcık para. (Lütfen yanlış anlaşılma olmasın. Benim tepki gündüz gözüyle televizyonları işgal eden gereksiz programlara ve onlara katılanlara.) Ama magazine malzeme olanlar değil benim derdim. Vahşi içgüdülerinin esiri olanlar.
Az önce dedim ya harem eğitimi diye. İşte nesiller geçse de, çağlar değişse de değişmeyecek tek şey eğitim ve o eğitimle birleşecek içgüdüler. Hürrem hırslarını yanlış yönlendirdiği ve çevresini buna esir ettiği için bugün acımasız Sultan olarak tanındı. Bugün ana haber bültenlerinde gördüğüm Hürremleri de ibretle izliyorum ve ne yazık ki Şehzade Mustafa gibi bugün sebepsiz yere canından olan gençleri görüyorum.
Neyse sultanların mekanı cennet olsun. Kolay değil yüzlerce yıl sonra bile adından bahsettirmek kolay değil. Seviyorum ben tarihimi....

0 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...